بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ١٢٧

Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum, benim çabamın karşılığını verecek olan alemlerin Rabb'idir.

– Seyyid Kutub

أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ ءَايَةً تَعْبَثُونَ ١٢٨

Sizler her yüksek tepeye gösteriş amaçlı bir anıt dikerek boş işlerle mi oyalanıyorsunuz.?

– Seyyid Kutub

وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ ١٢٩

Hiç ölmemek ümidi ile sağlam köşkler mi yapıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ ١٣٠

Birini yakalayınca zorbaca yakalıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ١٣١

Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz.

– Seyyid Kutub

وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِىٓ أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ ١٣٢

Size bildiğiniz nimetleri bağışlayan Allah'tan korkunuz.

– Seyyid Kutub

أَمَدَّكُم بِأَنْعَٰمٍ وَبَنِينَ ١٣٣

O size davar sürüleri ile evlatlar bağışladı.

– Seyyid Kutub

وَجَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ١٣٤

Bahçeler ve pınarlar armağan etti.

– Seyyid Kutub

إِنِّىٓ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ١٣٥

Sizin hesabınıza 'büyük gün'ün azabından endişe ederim.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ سَوَآءٌ عَلَيْنَآ أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ ٱلْوَٰعِظِينَ ١٣٦

Adoğulları dediler ki, «İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir.»

– Seyyid Kutub

إِنْ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلْأَوَّلِينَ ١٣٧

Bu uygulamalarımız, eski atalarımızdan bize gelen geleneklerden başka birşey değildir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu